Görünmeyen Beden
- Emine Kurt
- 20 Oca
- 3 dakikada okunur

''Anlaşılamamak'' Hissi
Bizi hiç anlamadılar ufaklık, daha doğrusu anlamak istemediler. Hem de hiç. Görmek istemediler, ne bizi ne de duygularımızı. Canımız yandı görmediler. Yine ve yine sessizce köşemize sinip sessizce ağladık. Gerçi sen daha iyi bilirsin değil mi ufaklık? Geçersin köşene, dizlerini karnına doğru çekip oturursun. Gözlerinden yaşlar hunharca boşalır, boğazın düğümlenir, artık yutkunurken bile canın acır fakat tek kelime etmeden saatlerce sessizce ağlarsın. Sorgularsın, bir taraftan da neden dersin. Ben size ne yaptım? Aklına binlerce şey gelir fakat onların hiçbirinde aradığın cevabı bulamazsın.
Zaman ilerler, ağlayışların bir iç çekişe döner, ayakların uyuşur fakat sen düşünmeye, aradığın cevabı bulmaya devam edersin. Sana göre bu durumun bir cevabı olmalı çünkü. Bu arada ayakların uyuşur dedim ama sen o an onu bile fark etmezsin. Gözlerin bir yere odaklanır ve bedenin ileri geri hareket etmeye başlar. Düşündükçe düşünürsün hatta düşünmekten kafayı yeme noktasına gelirsin. Alırsın kafanı avuçlarının arasına, önce sıkarsın sonra da vurmaya başlarsın ama bir türlü cevabı bulamazsın, bulamadıkça da lanet olası beynin her şeyi başa sarıp tekrar aynı acının bütün bedenini ele geçirmesine izin verir. Duran gözyaşların tekrar hunharca boşalmaya devam eder. Ellerini ağzına kapatıp sessizce ağlarsın. İçinden yakıp yıkmak gelirken sen köşende sessizce ağlarsın. Bacaklarını biraz daha kendine çekersin. Küçüldükçe küçülürsün. Kimse seni görsün istemezsin. Bir defa bile gülemediğin, sürekli görmezden gelindiğin bu dünyadan çekip gitmek istersin. İnan gidişini bile fark etmezler. Zaten hiç görmediler ki seni. Düştün kimse yardım eli uzatmadı, canın yandı köşene geçip ağladın yine kimse görmedi. Hatta bazen günlerce odandan çıkmadın, senin yokluğunu bile fark etmediler. Yine fark etmezler.
Şimdi açsan şu kapıyı, çıkıp gitsen bilinmez diyarlara, bilirsin ki kalanların hayatı tam da gittiğin yerden devam edecek. Evden bir beden değil de herhangi bir eşya gitmiş gibi. Ağlamaların artık yavaşlamaya başladı değil mi? Birazdan bu üzüntün öfkeye dönüşecek. Öfken yavaş yavaş artacak. Bu sefer bedenini ele geçiren acın değil öfken olacak. Hem de bu öfkeyi iliklerine kadar hissedeceksin. Kafanda bir şeyler netleşecek ama neyin netleştiğini bile bilmeyeceksin. Bir şeyleri toparlamaya çalışacaksın fakat her şey daha fazla birbirine girecek.
Ufaklık, söylesene senin de düşüncelerin bu şekilde birbirine girdi değil mi? İnan benim de girdi ufaklık. O düşünceler altında ezildikçe ezildim. Fakat ufaklık ben daha fazla sessiz kalamadım. Beni bu hâle getirenlere, beni cesede çevirenlere eserlerini göstermek istedim. Yavaşça ayağa kalktım. Uyuşmuş bedenim başta beni sersemletmişti ancak yavaşça kendimi yıllardır kapattığım bu dört duvara açılan kapıya doğru ilerlettim. Açtım kapıyı, beni bu hâle getirenlerin bulunduğu odaya doğru ayaklarımı sürükleyerek ilerlettim. Giremedim içeri ama. Gördüğüm manzara daha fazla devam etmeme izin vermedi. Ben içeride saatlerce ağlarken onlar şen kahkahalar eşliğinde sohbet ediyorlardı. Şen kahkahalar eşliğinde! Ben sessizce onların açtığı yaraları kapatmaya çalışırken saatlerce kendi karanlığıma bürünmüşken onlar, ölü bedenimin katilleri kahkaha atıyordu. O an sağır olmak istedim ufaklık. O an yer yüzündeki hiçbir sesi duymak istemedim! İçimde büyüyen öfke bu görüntü karşısında tekrar eski köşesine çekildi. Öfkemi kusamadan sessizce ayrıldım oradan.

Sessiz Bir Veda
Attım kendimi karanlık sokaklara. Sanki, sanki ufaklık sokaklarda bu gece beni gizlemek için daha fazla karanlığa gömülmüştü. Sanki yıldızlar da bu gece görünmemi istemiyordu. Yürüdüm, belki bir saat belki de daha fazla. Bu gece hiç sabah olmadı ufaklık. Güneş, Ay, yıldızlar… Hiçbiri bu gece beni kimsenin görmesine izin vermedi. Ben de sonu gözükmeyen bu sokakta bir adım sonrasını düşünmeden ölmüş bedenimi, bir kemik yığını olan bu et parçasını gittiği yere kadar götürdüm. Nerede durdum hatırlamadım bile ama ufaklık, o gün hiç bitmedi. Ay yerini hiçbir zaman Güneş’e teslim etmedi. Ben o gece o karanlığın içinde kayboldum. Ben o gece kendimi sonu olmayan karanlıklara teslim ettim. Sonu olmayan karanlıklara...
Comments