top of page

Röportaj Serisi 1- Ayşe Öğretmen ile Keyifli Bir Söyleşi

Güncelleme tarihi: 26 Oca


Ayşe Umutlu Yılmaz
Ayşe Umutlu Yılmaz

Milyonlarca İzlenen Challengeların Mimarı Ayşe Öğretmen, Öğrencilerine Hem Öğretiyor Hem Hayata Hazırlıyor


Sınıf öğretmeni Ayşe Umutlu Yılmaz’ın ders aralarında çektiği ve YouTube'da Ayşe Öğretmenin Atölyesi isimli kanalında yayınladığı eğlenceli ve öğretici challenge videoları, özellikle çocuklar tarafından ilgiyle takip ediliyor. 8 milyon izlenmeyi aşmış pek çok kısa video (shorts) bulunuyor kanalda.


Yarışmalarda tahta önüne çıkan öğrenciler; çarpma, bölme, görsel hafıza, denge, koordinasyon gibi farklı alanlarda, 1 dakikalık süre içerisinde performans gösteriyorlar. Sınıftaki diğer öğrenciler de büyük bir merakla onları izliyorlar. İşlemi hızlı ve doğru çözen kazanıyor, kaybeden ise kazananı centilmence tebrik ediyor.


O kısacık 1 dakikalık süre aslında hayatın da bir nevi simülasyonu gibi. İçinde, hayata dair her şey var: Heyecan, eğlence, başarısızlık kaygısı, kazanma hırsı, kaybetme ile yüzleşme, zaman yönetimi, stres kontrolü, başarıyı takdir etme, özgüven kazanımı… Yani çocuklar çarpma ya da bölme konularında yarışırken birçok beceriyi de farkında olmadan kazanmış oluyorlar. Tıpkı Ayse Öğretmenin de dediği gibi “Zamanı iyi kullanan, stresini yöneten hem challengelarda hem de hayatta kazanıyor.”


Geçen sene Ayşe Öğretmen’in 4. sınıfı okuturken baslattığı challengelar, bu yıl mini mini 1’lerle devam ediyor. Öyle renkli, öyle huzurlu bir sınıf ortamları var ki… Ayşe Öğretmen, kanalının profilinde ‘sınıf’ı şöyle özetliyor: "Sınıf dediğin sadece dört duvar değildir, sınıf evdir, sınıf eğlencedir, sınıf öğrenmedir, sınıf ailedir, sınıf candır."


İşte o sınıfı özleyen, tatları damaklarında kalan mezunlar (artık ortaokullular) da, okul çıkışı soluğu Ayşe Öğretmen’in sınıfında alıp hem öğretmenleriyle hasret gideriyor, hem de challengelara katılıp eğlenmeye devam ediyorlar. Hatta Mezunlar vs 1. Sınıflar yarışları bile yapılıyor.


Öğretmen demek, aynı zamanda öğrencilerin dilinden de konuşmak, onların lisanını anlamak, çocukların çok sevdiği ‘challengelar’ gibi gündemlerini takip etmek, onların jargonunu yakalamak, hayata onların gözünden bakmak, onları motive etmek demektir. Bir sorunları olduğunda “Gel seninle okul çardağında karşılıklı çay içelim. Bir fincan çayın çözemeyeceği hiçbir şey yoktur.” demektir. 4 sene boyunca sınıfının şanslı öğrencilerinden birinin velisi olarak söyleyebilirim ki; Ayşe Öğretmen de çocuklarla böyle güçlü bağlar kurabilen özel öğretmenlerden. Aynı zamanda hayat enerjisiyle, sporcu-kampçı yönüyle, doğa tutkusuyla, manevi değerlere gösterdiği özenle, vizyonuyla da çocuklara çok güzel bir rol model oluyor.


Kendisiyle challenge yapma fikrinin nasıl geliştiği, çocuklara katkıları, nasıl geri dönüşler aldıkları gibi konularda ufak bir söyleşi gerçekleştirdik. Hazırsanız sorularımıza başlıyoruz.


1-Çocuklar arasında challenge yapma fikri nasıl doğdu?


A.U.Y: Matematik işlemlerinde önyargılarını kırmak amacı ile başladım. Özellikle çarpma ve bölme işlemine karşı çok önyargılılardı. Çarpım tablosunda hızlanırlarsa her iki işlemi de kolayca yapabileceklerini biliyordum. Çocuklar da yarışı sevdiğine göre bunu neden kullanmayayım dedim, yani olayı lehimize çevirdik.



2-Yarışmaların çocukların öğrenme sürecine nasıl bir katkısı oluyor?


A.U.Y: Yarışmalar sayesinde yapamayacaklarını düşündükleri pek çok şeyi yapabileceklerini, bunun çok zor olmadığını gördüler. Bence bu yarışmalar, kendilerine güvenmeleri konusunda çok motive etti.



3-Challengelar aslında sadece öğrenme sürecinde değil, hayatın her alanında da çocuklara katkı sağlıyor öyle değil mi? Sakin kalma becerisi, duygu kontrolü, özgüven...


A.U.Y: Kesinlikle. Süre sınırını (1 dakika) özellikle koyuyorum. Zaten her şeyi kısa sürede yapıyorlar, hep bir aceleleri var. Bu şekilde zaman yönetimini öğreniyorlar. Sadece kazanmayı değil, kaybetmeyi de öğrendiler. Beni yenen öğrencilerim de oldu. Bu da kafalarına bunun normal olduğu fikrini yerleştirdi. Zamanı, stresi yöneten kazanır. Ama en önemlisi birbirlerini tebrik etmeleri. Bizim temel kuralımız şuydu: Kaybettiğinde asla kızmak yok. Bunu gördüğüm öğrencilerimi bir süre dinlendirdiğim de oldu.



4-Challengelarınız çok fazla izleniyor, 8 milyonu bulan shortslarınız var. Özellikle çocuklar tarafından da çok izlendiğini biliyorum. Sosyal medyaya düşkün olmalarını istemiyoruz çocukların ama doğru kullanıldığında sosyal medya faydalı bir hale de gelebiliyor.


Sosyal medya istesek de istemesek de hayatımızın içinde. Bunu lehimize kullandığımız sürece sorun olduğunu düşünmüyorum. Zaten artık sosyal medyanın dışında kalma durumumuz da kalmadı pek. En azından fırsata çevirelim.





5-Challengelar geçen sene 4. sınıfı okuturken başlamıştı. Bu yıl 1. sınıfı okutuyorsunuz. Miniklerle neler yapıyorsunuz?


Miniklerimle ritmik sayma, görsel hafıza, denge, koordinasyon konularında challengelar yapıyoruz. Yine çok faydasını görüyorum. Konular ilerledikçe farklı farklı içerikler gelecek.



6-Meslektaşlarınızdan, velilerden ve çocuklardan siz nasıl dönüşler alıyorsunuz?


Çevremden geri dönüşler olumlu oluyor genelde. Özellikle velilerimden. Bu, beni daha da motive ediyor. Sizin gördüğünüz o 1 dakika içerisinde o kadar çok şey barındırıyor ki. İşin bir parçası olan herkes bunu takdir ediyor zaten.



7-Shortslar çok fazla yorum da alıyor. Kötü eleştiriler de geliyor çocuklara bazen. Genel olarak nasıl karşılıyorlar bu eleştirileri, üzülen kırılan oluyor mu?


Videolara gelen kötü eleştirileri çok dikkate almamalarını söylüyorum. Zaten ne yaparsanız yapın sizi olumsuz eleştirecek bir şey bulurlar. Ben ve çocuklarım buna gerçekten takılmıyoruz. Cevap vermemelerini söylüyorum. Hatta bunlarla kendi aramızda dalga geçtiğimiz çok oldu.



8-Sizden sonra başka kanallar da yarışmalar yapmaya başladı böyle, başkalarına ilham olmak nasıl bir duygu sizin için?


Evet, bizden sonra da böyle challenge videoları çekilmeye başlanmış. Çocuklar bu konunun sıkı takipçisi, ben çok mutlu oluyorum, iyi olan şey yayılsın zaten.



Ayşe Öğretmenin Atölyesi ve Challenge
Ayşe Öğretmenin Atölyesi ve Challenge

9-Eğitimde sonsuz olanak, materyal olsa, nasıl bir eğitim anlayışını desteklersiniz? Hayalinizdeki sınıf nasıl olurdu?


Yüksek lisansımı Uluslararası Karşılaştırmalı Eğitim üzerine yaptım. Birçok ülkenin eğitim programını inceleme fırsatı buldum. Sonsuz imkanla sanırım Finlandiya eğitim sistemini uygulardım. Aslında uyguluyorum da kendi sınıflarımda çünkü bir öğretmen, bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsa yapar. Bunun için sonsuz imkana da pek ihtiyaç yok. Siz yaptıkça öğrencileriniz sizden daha fazlasını talep ediyor ve siz de kendinizi geliştirmek durumunda kalıyorsunuz. Benim için öğretmenlik, bir yaşam şekli olduğu için sonsuz imkana pek ihtiyacım olmuyor. Kafamdaki soru 'Olanaklarımla en iyi ne yaparım?' oluyor.


Ayşe Öğretmen'e bu keyifli söyleşi ve değerli vakti için çok teşekkür ediyoruz. Mucize Dergi ekibi olarak biliyoruz ki öğrencileri ile birlikte ilerleyeceği çok öğretici ve aynı zamanda eğlenceli bir yolculuk var önlerinde.

Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação
Sarma Dergileri

Sosyal Medyada

Mucizelere Tanık Olabilirsiniz

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Twitter

Mucizelere İnan

Gerçek Olsunlar

Her alandan yazarların buluştuğu Mucize Dergi'de hikayeler, makaleler ve ilham dolu içeriklere göz atın. Kendi yazınızı payla

© 2025 by Mucize Dergi

Moda yayılır

Yolculuğumuza Siz de Dahil Olun!

Mucize Dergi’de her fikir değerli, her ses duyuluyor. Aramıza katılın ve bu yolculukta birlikte yürüyelim!

Aramıza Katıldığınız için Teşekkürler :)

bottom of page