Masalsı Şehir Prag
- Eda Pak
- 23 Oca
- 2 dakikada okunur

Tarihin içinde kaybolmak için hedef: Büyüleyici Prag
Orta Avrupa’nın en cazibeli gezi noktalarından biri olan Prag, tarih ve kültürle dolu bir atmosfere sahiptir. Bu büyülü şehre adım attığınız anda kendinizi geçmiş dönemleri anlatan bir filmin kahramanı gibi hissetmeniz içten bile değil!
Bir Gezi Deneyimi Nasıl Zirveye Çıkar?
Prag gezisine başlamak için en doğru yer elbette Eski Şehir Meydanı. Gotik ve Barok mimarinin birleştiği bu meydan, sokak sanatçıları, tarihî yapılar ve kafeleriyle bir Orta Çağ masalını andırıyor. Size önerimiz meydanı sabah erken saatlerde görmeniz çünkü özellikle turistlerin yoğun olduğu dönemlerde çok kalabalık olabiliyor.
Buradaki en hoş detaylardan biri, 1410 yılından beri çalışmaya devam eden Astronomik Saat. Tek yapmanız gereken saatin karşısındaki kafelerden birine oturmak ve Çek usulü kahve olan Turkish style coffee sipariş etmek. Çekya’da Osmanlı’nın izlerini pek çok yerde hissedebilirsiniz ve bu kahve de Türk kahvesine çok benziyor. Yanına da Prag’a özgü Trdelník tatlısı harika gidecektir. Dışı çıtır, içi dondurma veya çikolatayla servis edilen bu tatlı, sokaklarda da sık sık karşınıza çıkabilir.

Barışa Adanmış Resimlere Selam
Keşfe devam ediyorsanız, John Lennon Duvarı sizi Prag’ın en ünlü yapılarından biri sayılan Charles Köprüsü’nün hemen karşısında bekliyor olacak. Bu duvar, sanat ve özgürlük ruhunu yansıtan sembolik bir yer. Komünist dönemde gençlerin duvara John Lennon’a ve barışa adanmış resimler çizmesiyle başlayan bu gelenek, bugün hâlâ devam etmektedir. Charles Köprüsü ise elbette üzerindeki 30 heykeli ve süslemeleriyle saatlerinizi geçirebileceğiniz kadar hayranlık uyandırıyor. Köprüyü ilk kez geçenlerin ruhunu şeytana vereceğine dair bir efsanesi de mevcut!

Biraz Kafka, Biraz Edebiyat
Prag denince elbette akla ilk gelen isim Kafka. Doğup büyüdüğü şehre izlerini bırakmış olan Kafka, sizi Eski Şehir Meydanı’ndan çok da uzak olmayan bir mesafede Kafka Müzesi'nde bekliyor. Kafka’nın 11 metre yüksekliğindeki devasa denebilecek heykeli de yine Prag’ın simgelerinden. Sürekli dönüyor olması aslında Franz Kafka’nın melankolik ruhunu yansıtıyor da denebilir. Buraya gelmişken bir Kafka kitabı satın almadan dönmem derseniz, Shakespeare and Sons kitapçısı, yazarın eserlerini İngilizce ve Çekçe olarak satan, tercih edebileceğiniz en popüler mekanlardan.
Edebiyata biraz daha derin bir dalış yapmaya ne dersiniz? O hâlde gezinizin en azından bir saatini Klementinum Kütüphanesi'ne ayırın. Burası, dünyanın en güzel Barok kütüphanelerinden biridir. Başınızı kaldırıp tavana baktığınızda detaylı freskler âdeta başka bir boyuttan gelmiş gibi. Bu kütüphane aynı zamanda Karayip Korsanları filminin de ilham kaynağı! Kütüphanede saatlerin nasıl geçtiğini anlamamak çok olası özetle.
Prag’da Renkli ve Eğik Yapılar Neden Öne Çıkıyor?
Prag’ın mimarisini incelediğinizde Gotik’in sertliği, Barok’un zarafeti ve modern sanatın eğlenceli dokunuşlarının nasıl birleştiğini görebilirsiniz. Bu da şehri sadece tarihî bir gezi noktası değil, aynı zamanda bir görsel şölene dönüştürüyor. Çarşı pazar istemem, mimarı yapılara doymak istiyorum diyenler, Kübist tarzın nadir bir örneği olan Eğri Ev ile başlayabilir. Prag Kalesi’nin içinde yer alan Altın Yol (Zlatá Ulička) ise küçük ve renkli evleriyle ünlüdür. Tüm bu göz alıcı yapılar, Prag’ın masalsı ruhunu yansıtıyor ve her köşe, âdeta bir kartpostal karesi gibi görünüyor.
Yemeden Dönme Lezzetleri
Çek mutfağının gözdelerini tatmadan dönmek yok! O kadar gezdiniz, bu mutfağın olmazsa olmazı knedlíky veya marine edilmiş dana eti, havuç, soğan ve kerevizle hazırlanıp kremalı sosla sunulan svickova ile mideniz bayram edecek. Sokak lezzetlerini seviyorsanız çıtır çıtır kızarmış peynir smažený sýr ile Çek biranızı yudumlayabilirsiniz! Bu büyülü atmosferi bir kez soluduğunuzda, geri dönmek için bahaneler arayacağınız kesin!
Comments