top of page

Röportaj Serisi 4- Diğer Ben Kitabı: Aynadaki Yansımamızla Tanıştık!


Ömür Kardaş.
Ömür Kardaş

1- Ömür Hanım, Mucize Dergi'ye hoş geldiniz. Sizleri konuk olarak ağırlamaktan memnuniyet duyduk! Nasılsınız öncelikle?


Ö.K: Hoş buldum, ben de sizlerle olmaktan dolayı çok mutluyum. Yeni romanım Diğer Ben 'in heyecanını okurlarımla beraber yaşadığım yoğun ve bir o kadar güzel bir süreçteyim... Uzun bir aradan sonra kavuşmak hepimize çok iyi geldi.



2- Peki yazarlık serüveniniz tam olarak nasıl başladı, hayatınızın belirli bir noktasında “kırılma anı” dediğimiz o farkındalığı yaşadınız mı?


Ö.K: Okuma yazmayı öğrenen o küçük Ömür, aklımdakileri yazacağım diye düşünürken çok mutlu olmuştu. Sonraki dönemde günlük tutan insanları duydum, ben de günlük tutmaya başladım ancak çok sıkıcı bir aktiviteydi o dönemde. Okula git-gel, yemek ye, yat uyu bunları yazmak çok sıkıcıydı 10'lu yaşlardaki Ömür'e göre. Günlükten ''Duygu Defteri''ne dönüşünce keyif almaya başladım. Korktuğum, üzüldüğüm; kısacası yoğun yaşadığım duyguları yazmaya başladığımda mutlu olduğumu hissettim. O duygu defteri bana çok şey katmış. -mış diyorum çünkü bunu çok sonra anladım. Birine sinirlensem, biri ile bir şey yaşasam, kısacası o an ne hissedersem onu yazıyorum o dönem ve tüm bunlar küçük hikayelere dönüşmeye başladı. Adım adım ilerledim diyebilirim.


Uzun yıllar sağlık sektöründe halkla ilişkiler üzerine çalıştım. Buradaki tecrübelerim de yazarlığımı besledi. Sağlık sektöründe ölüm ve hayat bir arada olduğu için insanlarla birebir ilişkide olduğum bir dönemdeydim, dış ilişkiler kısmına baktığım dönemde bile insanlar benimle görüşmek istiyordu. Bu çok kıymetli benim için. Özetle; yazarlık kariyerime başlayana kadar çalıştığım sektörler, beni çok besledi.


Kırılma anım; sağlık sektörünün benim için bittiği anda oldu aslında. Bir işsizlik dönemi yaşadım, kendimi iyi hissedecek bir ortamda bulunamıyorum falan. Ablam silkeledi beni ''Kendine gel artık, o kadar yazıyorsun bari kitap haline getir'' dedi. Hep erteleme hali içerisindeydim açıkçası. Daha sonra düşünmeye ve çabalamaya başladım ve yol benim için açıldı. Tam o sıralarda gazete okuyorum; ''Senaryo Yazarları Derneği''nin seminerleri gözüme takıldı. Yeşilçam sinemasında usta isimlerin Pazar günleri vermiş olduğu söyleşi eğitimi dikkatimi çekti ve çok heyecanlandım. Gidip görüştükten sonra ''Evet, burası benim ortamım!'' dedim ve 3 sene kadar devam ettim bu eğitime. Yavuz Tuğrul, Uğur Yücel, Çağan Irmak, rahmetli Tomris Giritlioğlu, Murat Daltapan, Birol Güven, Zeki Demirkubuz gibi çok güzel isimlerle birebir çalışma fırsatı yakalamış oldum. Hepsinin ortak söylediği bir şey vardı: ''Buraya teknik bilgi almak için geldiyseniz zamanınızı hiç boşa harcamayın, senaryonun tekniği öğrenilir. Biz size senaryonun ruhunu anlatıyoruz'' Bu cümle beni çok etkilemişti. Ortamın ne kadar güzel olduğunu anlatmama gerek bile yok zaten, 2006-2007 yılları, İstiklal Caddesi... Daha ne olsun.


Bir dönem senaristlik de yaptım. Dizi-film senaryoları, çocuk oyunu senaryoları yazdım. Ancak burada işler istediğim gibi gitmeyince edebiyata ve romana yönelmeye karar verdim. Burada da bir kırılma anı yaşadım aslında.



3- Şu anda aktif satışta olan Diğer Ben kitabınızdaki Hande karakteri çok ilgimi çekti. Sanki arafta kalmış, kendine bir görev üstlenmek zorundaymış gibi hissettirdi. Hande karakteri gerçekten de böyle mi peki?


Ö.K: Hande karakterinin içerisinde sayısız kadın bulunuyor aslında. Bu karakteri yazarken bir kadından ya da birkaç kadından etkilenmedim. Bu sayısız kadının ortak yönü ise istediği hayata kavuşmak. Buradaki kilit nokta şu; hiçbir şeyi terk etmeden, yıkıp dökmeden bu isteğe ulaşmak. Hayattaki en kötü şey bana göre, olduğunuz yere ait hissetmemektir. Hande, bir ev hanımı ve sade bir karakter. 19 yaşında isteyerek evlenip anne olmuş, ilk yıllarında ev kadınlığından çokça mutlu. Sonraki zaman diliminde hayatında başka şeylerin olmasını istemesi ile birlikte kafası karışmaya başlıyor aslında. Hande, hayatındaki eksiği, mutluluğu; esas Hande'yi arıyor. Hande'nin annesi Figen Hanım, onun farklı bir rol modeli. Kızını onaylamasa dahi ''Bu senin seçimin'' diyerek kendi kendisini geliştirmesini sağlıyor bir bakıma. Diğer Hande'yi bulmak zorunda kalıyor yaşadığı bazı durumlardan ötürü, zaten romanı okuduklarında ne demek istediğimi anlayacak okurlarımız.



4- İçimdeki Mabet kitabınız ile ilgili de konuşmak istiyorum aslında biraz. Mevhibe ve Yorgo’nun aşkında zaman ve mesafelerin bir engel teşkil etmediğini dile getirmişsiniz. Aşk ile ilgili siz neler düşünüyorsunuz? Karakterlerinizden farklı bir düşünceniz var mı?


Ö.K: Zaman ve mesafeler benim hayatımda hiçbir zaman engel teşkil etmedi çünkü bu insan ile aranızda gerçek bir bağ varsa araya zaman ya da mekan giremiyor zaten. 15 yaşından 25 yaşına kadar okuyorsun, çalışıyorsun ve bu insanlar ile sürekli birlikte aynı mekanda bulunamıyorsun, ki bu çok doğal bir şey. Herkesin bir yaşama savaşı var; kimisi yurt dışında, kimisi evlendi, kimisi çocuk bakıyor... Özetle; hiçbir şekilde kopukluk yaşamıyorum ben. Daha ileri yaşlarımda anladım ki hayatta en önemli şey ''denge''. Tek tarafın çok sevmesi, göze alması aşk adı altında değerlendirilemez. Aşk iki taraflıdır ve çok kutsal bir şeydir, bize verilmiş bir hediyedir adeta. Aşkı sadece yüreği olanlar yaşıyor. Onu eksiltip çirkinleştiren yine biz oluyoruz aslında. Tek taraflı olduğunda işin tadı kaçıyor ama iki taraflı oldu mu şahane oluyor. Zaman da mesafe de çok önemlidir, ilişki sağlamsa zaten araya hiçbir şekilde giremez. Sevdiğin insanı değiştirme noktasına geliyorsan zaten o iş yürümüyor. O insanı hayatına ve kalbine olduğu gibi alabilmen gerekiyor. Kusur ve eksik aramaya başladıkça ilişki yıpranıyor.


Ben aşka çok değer veriyorum ve hayatın temeli olduğunu düşünüyorum, ben yazarlık mesleğimi de aşk tanımı altında değerlendiriyorum. Kahramanlarımla beraber yaşıyorum senelerce. Romanlaşma süreci en az 1 yıl sürüyor ancak geçmişi çok eskilere dayanıyor. İçimdeki Mabet de bu şekilde oluştu. Adaya gittiğim ilk yıllarda boş ve terk edilmiş köşklerden etkilenmem, kitabın temelini oluşturdu esasında.


Ömür Kardaş ve kitapları.
Ömür Kardaş ve Kitapları

5- Karakter oluşturma noktasında esinlendiğiniz bir anı, bir yer ya da bir kişi var mı?


Ö.K: Evet var. Mesela Diğer Ben romanımın temeli, gençken annem ile yaşadığım anılara dayanıyor. Annemin sinirlenip ''Alıp başımı gideceğim!'' demesi mesela. Ben gitmeyeceğini bilirdim ama yine de söylerdi. Fark ettim ki çevremdeki kadınlar da bunu yapıyor. Meşhur sabah kahvelerini içerken bir şeyler anlatıyorlar, sinirlenmişler belli. Buradaki davranış ve sözlerini de baz alarak Diğer Ben'i oluşturdum diyebilirim.


Çok sık duyarız ya ''Benim hayatımı yazsan roman olur!'' bu söz bana pek işlemiyor çünkü ben an'lardan çok etkileniyorum. Kendi otobüs yolculuğumda yaşadığım bir olayı yansıttım mesela bu romana. Aynada kendi yansımamı gördüm: Çok düşünceli, mutsuz değil ama sıkıntılı bir kadın gördüm karşımda. Otobüsteki yansımam ile yüzleştiğimde çok etkilenmiştim. Bu duygular da Diğer Ben'de çokça bulunuyor, Hande'nin de bir otobüs yolculuğu var kitapta.


Şunu da belirtmek isterim ki bir yazarın bir hayatı olmuyor. Kişisel hayatımdaki ben ile yazar Ömür Kardaş arasında çok fark var. Bir gün Hande oluyorum, bir gün kocası Mustafa, bir gün ise oğlu Ömer... Bir erkeği de yazarken o erkeğin ruhunu yaşayabiliyor ve yaşatabiliyorum. Benim bu noktada en büyük avantajım, çok sıkı dostlarımın olması. 30-35 yıllık erkek dostlarım, kardeşlerim var ve sayıları çok çok az. Bu yönümü onlarla geliştirme fırsatım oldu. Her iki cinsiyeti zorlanmadan yazabilmek oldukça kıymetli.



6- Kendi kitaplarınızı okurken neler düşündünüz, dışarıdan bir göz ile bakmak size nasıl hissettirdi?


Ö.K: Hmm çok güzel bir soru. Okurken çok duygulanıyorum gerçekten. İlk sayfadan itibaren sanki farklı bir yazarın romanını okuyormuş gibi hissediyorum. Kendi yazdıklarıma objektif bakabilmek için gerçekten çok uğraştım. İçimdeki Mabet kitabımı geçen sene okudum. Cümlelerimin üzerinde hiçbir değişiklik yapmam, noktası virgülüne kadar ekleme ve çıkarma yapmam. Üzerine çok çalışmamın ödülü bu da. Diğer Ben kitabım 2020 yılının yaz ayında tamamen bitti, beş sene ara ara okudum sürekli ve bu beş sene yayınevi süreci ile geçti. Her cümleye, her sözcüğe dikkat ederek tekrar tekrar okudum, emin olana kadar okudum. ''Sen tamamsın Ömür'' dedikten sonra da kitabımı yayımlamaya karar verdim.



7- Şu anda üzerine çalıştığınız bir roman ya da öykü var mı?


Ö.K: Üçüncü romanımı yazma sürecindeyim şu anda. Bir senedir bu romanım ile uğraşıyorum. Kadın cinayetlerini farklı bir bakış açısıyla romanlaştırıyorum. Tarih olarak net bir şey söyleyemiyorum şu anda çünkü daha yarısındayım. Teknik kurgular ve roman öncesi çalışmalar bitti, romanlaşma süreci ile ilgileneceğim artık. Yayımlanma aşamasına geldiğinde okurlarımı haberdar edeceğim, en fazla bir yıl içerisinde çıkacak diyebilirim. Kısa hikayelerle ilgili de bir projem var, onu da kitap haline getirip yayımlamayı planlıyorum, ilk kez size söylemiş oldum :)



8- Bu keyifli söyleşi ve ayırdığınız değerli vakit için teşekkür ederim. Kapanışı; genç yazarlara çıkacakları bu yolculukta vereceğiniz tavsiyeler ile yapmak isterim. Neler tavsiye edersiniz?


Ö.K: Sizleri tanıdığım için ben de çok mutluyum, çok keyifli bir röportajdı. Tavsiye noktasında ise şunları söyleyebilirim; bir yazarın muhakkak kendi tarzı olmalı, bir cümleden veyahut sözcükten ilham almamalılar. Çok zor bir şey bu söylediğim farkındayım ancak çok kez şahit oldum bu durumun yaşandığına. Genç arkadaşlarımdan bunu yapmamalarını rica ediyorum. İçinizde bir yetenek varsa zaten yazarsınız.


Yayınevi seçiminiz de oldukça önemli bir konu. Yürek yüreğe verebileceğiniz bir yayınevi olmadıkça kitabı çıkarmanızın da bir anlamı yok aslında. Yazar olmak isteyen genç arkadaşlarıma bir diğer tavsiyem ise hiçbir zaman pes etmemeleri gerektiği. Bir ustamın bana söylediği bir cümleyi paylaşmak istiyorum: ''Yazarken inanırsan ve hissedersen bu okura geçecek.'' Ben yazarken üzülüyorum, sinirleniyorum, mutlu oluyorum. Tüm duyguları yaşıyorum ve bu duyguların hepsi okura geçti. Hissetmediğiniz ve inanmadığınız hiçbir şeyi yazmayın, hiçbir işin içinde olmayın. Yeteneğiniz varsa bu yeteneğin peşinden gidin ve asla vazgeçmeyin.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Sarma Dergileri

Sosyal Medyada

Mucizelere Tanık Olabilirsiniz

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Twitter

Mucizelere İnan

Gerçek Olsunlar

Her alandan yazarların buluştuğu Mucize Dergi'de hikayeler, makaleler ve ilham dolu içeriklere göz atın. Kendi yazınızı payla

© 2025 by Mucize Dergi

Moda yayılır

Yolculuğumuza Siz de Dahil Olun!

Mucize Dergi’de her fikir değerli, her ses duyuluyor. Aramıza katılın ve bu yolculukta birlikte yürüyelim!

Aramıza Katıldığınız için Teşekkürler :)

bottom of page